Dayı: Bir Adamın Hikayesi

SİNEMA 13.11.2019 - 10:54, Güncelleme: 04.03.2022 - 18:03 1909+ kez okundu.
 

Dayı: Bir Adamın Hikayesi

Dayı filmi için geri sayım başladı. Ufuk Bayraktar’ın cezaevindeyken hikaye danışmanlığını yaptığı, Uğur Bayraktar ve Serkan Öztürk tarafından senaryolaştırılan, ‘Dayı: Bir Adamın Hikayesi’ filminin ilk tanıtımı görücüye çıktı. Hikayesi Hatay, Samsun, İstanbul ve Ankara’da geçen projenin çekimleri, nisan ayında başlayacak.

Dayı filmi için geri sayım başladı. Ufuk Bayraktar’ın cezaevindeyken hikaye danışmanlığını yaptığı, Uğur Bayraktar ve Serkan Öztürk tarafından senaryolaştırılan, ‘Dayı: Bir Adamın Hikayesi’ filminin ilk tanıtımı görücüye çıktı.

Hikayesi Hatay, Samsun, İstanbul ve Ankara’da geçen projenin çekimleri, nisan ayında başlayacak.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

5 Mayıs’ta Baba Sahne’de Yepyeni Bir Başlangıç

TİYATRO 30.04.2025 - 11:29, Güncelleme: 30.04.2025 - 11:29 1189 kez okundu.
 

5 Mayıs’ta Baba Sahne’de Yepyeni Bir Başlangıç

Bihter geri dönüyor. Ne bir anlatıcının gölgesinde, ne de eski yalıların tozlu anılarında.
Bihterbu kez tiyatro sahnesinde! Bihter, Sonsuz HikayeHalit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanından ilhamla yola çıkıyor; ama bu kez yolunu kendi adımlarıyla çiziyor. Elçin Gürler’in yeniden yazdığı bu yeni hikayede, Bihter artık susmuyor. Başka seslerin, başka niyetlerin hükmüne girmeden, kendi hikâyesini, kendi adıyla sahipleniyor. Bu sahne, geçmişle gelecek arasında kurulan bir zaman köprüsü; 1900’lerin bastırılmış Bihter’iyle 2025’in direnen Bihter’i, zamana meydan okuyarak yan yana geliyor. Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, adı yüzyıllardır fısıldanan ama sesi bastırılan bir kadının, tarihe attığı yeni imzadır. Deneyimli yönetmen Taner Tunçay’ın rejisiyle sahnelenen oyunda, gerçek hayatta da ikiz olan Merih Dilber ve Melissa Dilber iki farklı Bihter’e hayat veriyor. İki Bihter, utanç, arzu, kimlik ve özgürlük ekseninde savrulurken seyirciyi de kendi bastırılmış hikâyeleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Bihter Sonsuz Hikaye, sadece sahnedeki karakterlerle değil, güçlü dış sesleriyle de büyülü bir anlatı kuruyor. Sahnedeki İki Bihter’e; Adnan Bey sesiyle Hakan Bilgin, Firdevs Hanım sesiyle Ayşen İnci, Behlül sesiyle Can Şıkyıldız ve Nihat sesiyle Muharrem Uğurlu eşlik ediyor.Bu sesler geçmişin fısıltılarını bugünün çığlıklarına karıştırarak sahnede zamansız bir yankı yaratıyor. Bihter artık hikâyesinin suskun figürü değil. Kendi adını, kendi kaderini ve kendi sesini geri almak için sahnede!   BİHTER, SONSUZ HİKAYE Yazan: Elçin Gürler • Yöneten: Taner Tunçay • Oyuncular: Merih Dilber, Melissa Dilber • Reji Asistanları: Melih Koşan, Aslı Kar • Yapım Asistanı: Nisa Uysal • Işık Tasarımı: Serdal Ece • Kostüm ve Hareket Düzeni: Tuğba Eskicioğlu • Ses Efekt Tasarımı: Batuhan Parlak • Afiş Tasarımı ve Video Teaser: Boran Uygun • Yapımcılar: Ufuk Güldü, Elçin Gürler • Yapım: Theater 28 – Nova Oyun Yapım • Prömiyer: 5 Mayıs – Baba Sahne Bihter sahnede. Susmuyor. Boyun eğmiyor. Kendi adını haykırıyor. Haber: Hikmet AYDOĞAN
Bihter geri dönüyor. Ne bir anlatıcının gölgesinde, ne de eski yalıların tozlu anılarında.

Bihterbu kez tiyatro sahnesinde! Bihter, Sonsuz HikayeHalit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanından ilhamla yola çıkıyor; ama bu kez yolunu kendi adımlarıyla çiziyor.

Elçin Gürler’in yeniden yazdığı bu yeni hikayede, Bihter artık susmuyor.
Başka seslerin, başka niyetlerin hükmüne girmeden, kendi hikâyesini, kendi adıyla sahipleniyor. Bu sahne, geçmişle gelecek arasında kurulan bir zaman köprüsü;
1900’lerin bastırılmış Bihter’iyle 2025’in direnen Bihter’i, zamana meydan okuyarak yan yana geliyor.

Bu bir aşk hikâyesi değil.
Bu, adı yüzyıllardır fısıldanan ama sesi bastırılan bir kadının, tarihe attığı yeni imzadır.

Deneyimli yönetmen Taner Tunçay’ın rejisiyle sahnelenen oyunda, gerçek hayatta da ikiz olan Merih Dilber ve Melissa Dilber iki farklı Bihter’e hayat veriyor. İki Bihter, utanç, arzu, kimlik ve özgürlük ekseninde savrulurken seyirciyi de kendi bastırılmış hikâyeleriyle yüzleşmeye davet ediyor.

Bihter Sonsuz Hikaye, sadece sahnedeki karakterlerle değil, güçlü dış sesleriyle de büyülü bir anlatı kuruyor. Sahnedeki İki Bihter’e; Adnan Bey sesiyle Hakan Bilgin, Firdevs Hanım sesiyle Ayşen İnci, Behlül sesiyle Can Şıkyıldız ve Nihat sesiyle Muharrem Uğurlu eşlik ediyor.Bu sesler geçmişin fısıltılarını bugünün çığlıklarına karıştırarak sahnede zamansız bir yankı yaratıyor.

Bihter artık hikâyesinin suskun figürü değil.
Kendi adını, kendi kaderini ve kendi sesini geri almak için sahnede!

 

BİHTER, SONSUZ HİKAYE

  • Yazan: Elçin Gürler
    • Yöneten: Taner Tunçay
    • Oyuncular: Merih Dilber, Melissa Dilber
    • Reji Asistanları: Melih Koşan, Aslı Kar
    • Yapım Asistanı: Nisa Uysal
    • Işık Tasarımı: Serdal Ece
    • Kostüm ve Hareket Düzeni: Tuğba Eskicioğlu
    • Ses Efekt Tasarımı: Batuhan Parlak
    • Afiş Tasarımı ve Video Teaser: Boran Uygun
    • Yapımcılar: Ufuk Güldü, Elçin Gürler
    • Yapım: Theater 28 – Nova Oyun Yapım
    • Prömiyer: 5 Mayıs – Baba Sahne

Bihter sahnede.
Susmuyor.
Boyun eğmiyor.
Kendi adını haykırıyor.

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

MAGAZİN 19.05.2025 - 23:57, Güncelleme: 19.05.2025 - 23:57 350 kez okundu.
 

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.
Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.   EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!   Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı. Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.   Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.   EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!   Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.   Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU
Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.

Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.

 

EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!

 

Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı.

Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.

 

Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.

 

EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!

 

Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.

 

Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

ŞEHİR TİYATROLARI UÇURTMANIN KUYRUĞU OYUNUYLA BURSA’DA

TİYATRO 21.05.2025 - 22:42, Güncelleme: 21.05.2025 - 22:42 197 kez okundu.
 

ŞEHİR TİYATROLARI UÇURTMANIN KUYRUĞU OYUNUYLA BURSA’DA

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, “Uçurtmanın Kuyruğu” oyunuyla 110. yıl etkinlikleri kapsamında Bursa seyircisinin karşısına çıkıyor.
  Savaş Dinçel’in yazdığı, Barış Dinçel’in yönettiği “Uçurtmanın Kuyruğu” 21Mayıs 2025 Çarşamba günü saat 20.00’de Bursa Şehir Tiyatroları Tayyare Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor.   UÇURTMANIN KUYRUĞU Çocukluğu babası tarafından otoriteyle bezenmiş, sıkı bir disiplinle yetiştirilmiş, bu disiplin ve otorite kendisi için saplantıya dönüşmüş bir adam, hayatına son vermeye karar verir. İntihar mektubunu yazıp bitirdiği an kapı çalar. Karşısında ilk defa gördüğü, tanımadığı bir misafir vardır. Gelen adam hayatına ve tüm çocukluğuna dair her şeye hakimdir. Zaman geçtikçe sohbet ilgi çekici bir hal alır. Etkileyici bir iç hesaplaşma başlar. Oyunda Gün Koper, Ali Yoğurtçuoğlu rol alıyor.  
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, “Uçurtmanın Kuyruğu” oyunuyla 110. yıl etkinlikleri kapsamında Bursa seyircisinin karşısına çıkıyor.

 

Savaş Dinçel’in yazdığı, Barış Dinçel’in yönettiği “Uçurtmanın Kuyruğu” 21Mayıs 2025 Çarşamba günü saat 20.00’de Bursa Şehir Tiyatroları Tayyare Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor.

 

UÇURTMANIN KUYRUĞU

Çocukluğu babası tarafından otoriteyle bezenmiş, sıkı bir disiplinle yetiştirilmiş, bu disiplin ve otorite kendisi için saplantıya dönüşmüş bir adam, hayatına son vermeye karar verir. İntihar mektubunu yazıp bitirdiği an kapı çalar. Karşısında ilk defa gördüğü, tanımadığı bir misafir vardır. Gelen adam hayatına ve tüm çocukluğuna dair her şeye hakimdir. Zaman geçtikçe sohbet ilgi çekici bir hal alır. Etkileyici bir iç hesaplaşma başlar. Oyunda Gün Koper, Ali Yoğurtçuoğlu rol alıyor.

 

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

5 Mayıs’ta Baba Sahne’de Yepyeni Bir Başlangıç

TİYATRO 30.04.2025 - 11:29, Güncelleme: 30.04.2025 - 11:29 1189 kez okundu.
 

5 Mayıs’ta Baba Sahne’de Yepyeni Bir Başlangıç

Bihter geri dönüyor. Ne bir anlatıcının gölgesinde, ne de eski yalıların tozlu anılarında.
Bihterbu kez tiyatro sahnesinde! Bihter, Sonsuz HikayeHalit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanından ilhamla yola çıkıyor; ama bu kez yolunu kendi adımlarıyla çiziyor. Elçin Gürler’in yeniden yazdığı bu yeni hikayede, Bihter artık susmuyor. Başka seslerin, başka niyetlerin hükmüne girmeden, kendi hikâyesini, kendi adıyla sahipleniyor. Bu sahne, geçmişle gelecek arasında kurulan bir zaman köprüsü; 1900’lerin bastırılmış Bihter’iyle 2025’in direnen Bihter’i, zamana meydan okuyarak yan yana geliyor. Bu bir aşk hikâyesi değil. Bu, adı yüzyıllardır fısıldanan ama sesi bastırılan bir kadının, tarihe attığı yeni imzadır. Deneyimli yönetmen Taner Tunçay’ın rejisiyle sahnelenen oyunda, gerçek hayatta da ikiz olan Merih Dilber ve Melissa Dilber iki farklı Bihter’e hayat veriyor. İki Bihter, utanç, arzu, kimlik ve özgürlük ekseninde savrulurken seyirciyi de kendi bastırılmış hikâyeleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Bihter Sonsuz Hikaye, sadece sahnedeki karakterlerle değil, güçlü dış sesleriyle de büyülü bir anlatı kuruyor. Sahnedeki İki Bihter’e; Adnan Bey sesiyle Hakan Bilgin, Firdevs Hanım sesiyle Ayşen İnci, Behlül sesiyle Can Şıkyıldız ve Nihat sesiyle Muharrem Uğurlu eşlik ediyor.Bu sesler geçmişin fısıltılarını bugünün çığlıklarına karıştırarak sahnede zamansız bir yankı yaratıyor. Bihter artık hikâyesinin suskun figürü değil. Kendi adını, kendi kaderini ve kendi sesini geri almak için sahnede!   BİHTER, SONSUZ HİKAYE Yazan: Elçin Gürler • Yöneten: Taner Tunçay • Oyuncular: Merih Dilber, Melissa Dilber • Reji Asistanları: Melih Koşan, Aslı Kar • Yapım Asistanı: Nisa Uysal • Işık Tasarımı: Serdal Ece • Kostüm ve Hareket Düzeni: Tuğba Eskicioğlu • Ses Efekt Tasarımı: Batuhan Parlak • Afiş Tasarımı ve Video Teaser: Boran Uygun • Yapımcılar: Ufuk Güldü, Elçin Gürler • Yapım: Theater 28 – Nova Oyun Yapım • Prömiyer: 5 Mayıs – Baba Sahne Bihter sahnede. Susmuyor. Boyun eğmiyor. Kendi adını haykırıyor. Haber: Hikmet AYDOĞAN
Bihter geri dönüyor. Ne bir anlatıcının gölgesinde, ne de eski yalıların tozlu anılarında.

Bihterbu kez tiyatro sahnesinde! Bihter, Sonsuz HikayeHalit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanından ilhamla yola çıkıyor; ama bu kez yolunu kendi adımlarıyla çiziyor.

Elçin Gürler’in yeniden yazdığı bu yeni hikayede, Bihter artık susmuyor.
Başka seslerin, başka niyetlerin hükmüne girmeden, kendi hikâyesini, kendi adıyla sahipleniyor. Bu sahne, geçmişle gelecek arasında kurulan bir zaman köprüsü;
1900’lerin bastırılmış Bihter’iyle 2025’in direnen Bihter’i, zamana meydan okuyarak yan yana geliyor.

Bu bir aşk hikâyesi değil.
Bu, adı yüzyıllardır fısıldanan ama sesi bastırılan bir kadının, tarihe attığı yeni imzadır.

Deneyimli yönetmen Taner Tunçay’ın rejisiyle sahnelenen oyunda, gerçek hayatta da ikiz olan Merih Dilber ve Melissa Dilber iki farklı Bihter’e hayat veriyor. İki Bihter, utanç, arzu, kimlik ve özgürlük ekseninde savrulurken seyirciyi de kendi bastırılmış hikâyeleriyle yüzleşmeye davet ediyor.

Bihter Sonsuz Hikaye, sadece sahnedeki karakterlerle değil, güçlü dış sesleriyle de büyülü bir anlatı kuruyor. Sahnedeki İki Bihter’e; Adnan Bey sesiyle Hakan Bilgin, Firdevs Hanım sesiyle Ayşen İnci, Behlül sesiyle Can Şıkyıldız ve Nihat sesiyle Muharrem Uğurlu eşlik ediyor.Bu sesler geçmişin fısıltılarını bugünün çığlıklarına karıştırarak sahnede zamansız bir yankı yaratıyor.

Bihter artık hikâyesinin suskun figürü değil.
Kendi adını, kendi kaderini ve kendi sesini geri almak için sahnede!

 

BİHTER, SONSUZ HİKAYE

  • Yazan: Elçin Gürler
    • Yöneten: Taner Tunçay
    • Oyuncular: Merih Dilber, Melissa Dilber
    • Reji Asistanları: Melih Koşan, Aslı Kar
    • Yapım Asistanı: Nisa Uysal
    • Işık Tasarımı: Serdal Ece
    • Kostüm ve Hareket Düzeni: Tuğba Eskicioğlu
    • Ses Efekt Tasarımı: Batuhan Parlak
    • Afiş Tasarımı ve Video Teaser: Boran Uygun
    • Yapımcılar: Ufuk Güldü, Elçin Gürler
    • Yapım: Theater 28 – Nova Oyun Yapım
    • Prömiyer: 5 Mayıs – Baba Sahne

Bihter sahnede.
Susmuyor.
Boyun eğmiyor.
Kendi adını haykırıyor.

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

MAGAZİN 19.05.2025 - 23:57, Güncelleme: 19.05.2025 - 23:57 350 kez okundu.
 

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.
Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.   EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!   Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı. Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.   Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.   EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!   Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.   Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU
Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.

Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.

 

EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!

 

Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı.

Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.

 

Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.

 

EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!

 

Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.

 

Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

‘ADİLE’ FİLMİNİN ÇEKİMLERİ DEVAM EDİYOR

SİNEMA 21.05.2025 - 23:17, Güncelleme: 21.05.2025 - 23:17 408 kez okundu.
 

‘ADİLE’ FİLMİNİN ÇEKİMLERİ DEVAM EDİYOR

BKM yapımı, yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın oturduğu, başrolünü ise Meltem Kaptan’ın üstlendiği ‘Adile’ filminin çekimleri devam ediyor.
  Her yaştan izleyicinin kalbinde iz bırakan Adile’nin her kalbe dokunan hayatını sinema perdesine taşıyacak olan film için Meltem Kaptan ve Çağan Irmak, sette gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çağan Irmak: “Bu masalcı bir teyzenin filmi değil, bizi biz yapan bir dönemin hikâyesi.” Çağan Irmak, filmi şu sözlerle anlattı: “Bu, masalcı tonton bir teyzenin filmi değil. Hiçbir zaman böyle bir niyetimiz olmadı. Adile Naşit’in hayatının bütün keskin virajlarını, tiyatro ve sinema yolculuğunu, iniş çıkışlarını ve özel hayatını etik sınırlar içinde anlattığımız bir film olacak. Bu, onun bizi var eden çocukluğumuza dair hatırasına bir saygı niteliğinde. Seyirciyi üzmek, ağlatmak gibi bir niyetimiz yok. Komedi filmlerindeki gibi güldürecek sahneler de var. Hepimizin hafızasına kazınan turşu sahnesi, köpükler içinde kalınan anlar gibi… Aynı zamanda Irmak, filmin sadece Adile Naşit’in değil, dönemin sinema ve tiyatro dünyasının da hikâyesini anlattığını vurguladı: “Bu film, Adile Naşit’in olduğu kadar, Türk sineması ve tiyatrosunun, o yılların ülkesinin filmi olacak.” Irmak ayrıca filmin dönemini şöyle özetledi: “Film 1935’lerden 1984’e kadar uzanıyor. Adile’nin beş yaşından itibaren tiyatro sahnesine adım attığı dönem, Darülbedayi yılları, 50’ler-60’lar, 70’lerde sinema… Her bir dönem Türkiye’nin kültürel dönüşümünü de yansıtıyor.” Meltem Kaptan: “Adile’nin sadece gülüşüne iki hafta çalıştım.” Meltem Kaptan ise rolüne hazırlanırken yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Bu kadın neler yaşamış ama yine de ne kadar güçlü ve umut veren biri’ dedim. Bizim şu anda kaybettiğimiz birçok şeyi temsil ediyor: annelik sıcaklığı, hoşgörü, karşısındakini gerçekten görmek ve sevmek… Adile Naşit’te hiç kin yok. Ne yaşarsa yaşasın herkese hoşgörüyle yaklaşan biri.” Kaptan, filmin anlattığı ruhu şöyle tanımladı: “Adile, o dönemin yıldız kalıplarına uymuyordu ama yine de pes etmeden bu yolda yürüdü. Belki bugün bile pek çok kadın onun hikâyesinde kendini görecek. Bu film bir yandan güçlü kadın olmayı, bir yandan da Yeşilçam’ın o yaratıcı ruhunu ve zor koşullarda neler başarılabileceğini anlatıyor. Sıcaklık ve samimiyet… Film tam olarak bunu taşıyor.” Kendisine rol teklif edilmeden önce çevresinden “Sende Adile Naşit enerjisi var” yorumları aldığını söyleyen Kaptan, şöyle devam etti: “Senaryo geldiğinde önce içime oturması gerekiyordu. Sonra hemen onun meşhur sahnelerini denedim, gülüşünü çalıştım, videolar çektim. Görünüş ya da enerji yetmiyor çünkü bu bir oyunculuk işi. Onun diksiyonu, duruşu, nefesi… Sadece gülüşü için iki hafta çalıştım. Çünkü o nefes almadan gülüyor. O kadar ona ait bir gülüş ki, onunla meşhur olması çok doğal. Onun ses tonu da benimkinden daha yüksek. Hepsini yakalamaya çalıştım.” Ropörtal Link: https://www.youtube.com/watch?v=yYU-TZ2HDPY   Haber: Hikmet AYDOĞAN
BKM yapımı, yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın oturduğu, başrolünü ise Meltem Kaptan’ın üstlendiği ‘Adile’ filminin çekimleri devam ediyor.

 

Her yaştan izleyicinin kalbinde iz bırakan Adile’nin her kalbe dokunan hayatını sinema perdesine taşıyacak olan film için Meltem Kaptan ve Çağan Irmak, sette gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çağan Irmak: “Bu masalcı bir teyzenin filmi değil, bizi biz yapan bir dönemin hikâyesi.”

Çağan Irmak, filmi şu sözlerle anlattı: “Bu, masalcı tonton bir teyzenin filmi değil. Hiçbir zaman böyle bir niyetimiz olmadı. Adile Naşit’in hayatının bütün keskin virajlarını, tiyatro ve sinema yolculuğunu, iniş çıkışlarını ve özel hayatını etik sınırlar içinde anlattığımız bir film olacak. Bu, onun bizi var eden çocukluğumuza dair hatırasına bir saygı niteliğinde. Seyirciyi üzmek, ağlatmak gibi bir niyetimiz yok. Komedi filmlerindeki gibi güldürecek sahneler de var. Hepimizin hafızasına kazınan turşu sahnesi, köpükler içinde kalınan anlar gibi…

Aynı zamanda Irmak, filmin sadece Adile Naşit’in değil, dönemin sinema ve tiyatro dünyasının da hikâyesini anlattığını vurguladı:

“Bu film, Adile Naşit’in olduğu kadar, Türk sineması ve tiyatrosunun, o yılların ülkesinin filmi olacak.”

Irmak ayrıca filmin dönemini şöyle özetledi:

“Film 1935’lerden 1984’e kadar uzanıyor. Adile’nin beş yaşından itibaren tiyatro sahnesine adım attığı dönem, Darülbedayi yılları, 50’ler-60’lar, 70’lerde sinema… Her bir dönem Türkiye’nin kültürel dönüşümünü de yansıtıyor.”

Meltem Kaptan: “Adile’nin sadece gülüşüne iki hafta çalıştım.”

Meltem Kaptan ise rolüne hazırlanırken yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:

“Bu kadın neler yaşamış ama yine de ne kadar güçlü ve umut veren biri’ dedim. Bizim şu anda kaybettiğimiz birçok şeyi temsil ediyor: annelik sıcaklığı, hoşgörü, karşısındakini gerçekten görmek ve sevmek… Adile Naşit’te hiç kin yok. Ne yaşarsa yaşasın herkese hoşgörüyle yaklaşan biri.”

Kaptan, filmin anlattığı ruhu şöyle tanımladı:

“Adile, o dönemin yıldız kalıplarına uymuyordu ama yine de pes etmeden bu yolda yürüdü. Belki bugün bile pek çok kadın onun hikâyesinde kendini görecek. Bu film bir yandan güçlü kadın olmayı, bir yandan da Yeşilçam’ın o yaratıcı ruhunu ve zor koşullarda neler başarılabileceğini anlatıyor. Sıcaklık ve samimiyet… Film tam olarak bunu taşıyor.”

Kendisine rol teklif edilmeden önce çevresinden “Sende Adile Naşit enerjisi var” yorumları aldığını söyleyen Kaptan, şöyle devam etti:

“Senaryo geldiğinde önce içime oturması gerekiyordu. Sonra hemen onun meşhur sahnelerini denedim, gülüşünü çalıştım, videolar çektim. Görünüş ya da enerji yetmiyor çünkü bu bir oyunculuk işi. Onun diksiyonu, duruşu, nefesi… Sadece gülüşü için iki hafta çalıştım. Çünkü o nefes almadan gülüyor. O kadar ona ait bir gülüş ki, onunla meşhur olması çok doğal. Onun ses tonu da benimkinden daha yüksek. Hepsini yakalamaya çalıştım.”

Ropörtal Link: https://www.youtube.com/watch?v=yYU-TZ2HDPY
 

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

27.08.2020 - 14:01, Güncelleme: 27.08.2020 - 14:01 2886+ kez okundu.
 

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi. Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz." Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti. Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi. "15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı" 15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti: "Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok." "Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi" Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı.  Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti. Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.  2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz." Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı. Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim." "Boş bir hayal" Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?" "Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor" Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti: "Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."     <br class="k-br" />   Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.  Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi.

Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz."

Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti.

Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi.

"15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı"

15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok."

"Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi"

Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı. 

Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti.

Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz. 

2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz."

Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

"Boş bir hayal"

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

 

 

<br class="k-br" />

 

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı. 

Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

27.08.2020 - 14:01, Güncelleme: 27.08.2020 - 14:01 2886+ kez okundu.
 

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi. Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz." Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti. Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi. "15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı" 15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti: "Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok." "Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi" Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı.  Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti. Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.  2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz." Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı. Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim." "Boş bir hayal" Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?" "Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor" Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti: "Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."     <br class="k-br" />   Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.  Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi.

Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz."

Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti.

Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi.

"15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı"

15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok."

"Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi"

Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı. 

Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti.

Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz. 

2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz."

Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

"Boş bir hayal"

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

 

 

<br class="k-br" />

 

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı. 

Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

27.08.2020 - 14:01, Güncelleme: 27.08.2020 - 14:01 2886+ kez okundu.
 

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi. Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz." Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti. Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi. "15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı" 15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti: "Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok." "Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi" Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı.  Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti. Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.  2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz." Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı. Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim." "Boş bir hayal" Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?" "Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor" Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti: "Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."     <br class="k-br" />   Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.  Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi.

Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz."

Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti.

Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi.

"15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı"

15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok."

"Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi"

Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı. 

Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti.

Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz. 

2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz."

Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

"Boş bir hayal"

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

 

 

<br class="k-br" />

 

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı. 

Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Fenomen Dizi “Sihirli Annem” Orijinal Oyuncu Kadrosuyla Dönüyor

SİNEMA 30.04.2025 - 10:57, Güncelleme: 30.04.2025 - 10:57 4595 kez okundu.
 

Fenomen Dizi “Sihirli Annem” Orijinal Oyuncu Kadrosuyla Dönüyor

Televizyon ekranının fenomen dizisi “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” adıyla 22 yılın ardından bu kez sinema filmi olarak izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
  Başrollerini İnci Türkay, Nevra Serezli, Şahap Sayılgan, Gül Onat’ın paylaştığı proje, Poll Films-Polat Yağcı yapımcılığında, Mustafa Kotan’ın yönetmenliğinde orijinal oyuncu kadrosuyla sinema salonlarında yerini alacak.     Türk televizyon tarihinin unutulmaz yapımlarından ‘Sihirli Annem’, yıllar sonra yeniden hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve her yaştan izleyicinin gönlünde taht kuran fenomen dizi, orijinal oyuncu kadrosuyla sinema filmi olarak beyazperdeye dönüyor.   Hayranlarını şimdiden heyecanlandıran, büyük ses getirecek “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” filminde, dizide bulunan bütün oyuncular rol alacak. Filmde, “Betüş” karakterine yine İnci Türkay hayat verirken, usta oyuncu Nevra Serezli ‘Dudu Peri’, Şahap Sayılgan ‘Sadık’, Gül Onat ‘Perihan’, Ayşen İnci ‘Periliçe’, Jess Molho ‘Yavuz’, Süeda Çil  ‘Firuze’, Tiraje Başaran ‘Pakize’rolleri ile seyirciyle buluşacak.    Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği, Poll Films imzalı yapımın yönetmen koltuğunda ise Mustafa Kotan oturuyor. Sinema filminin oyuncu kadrosuna sürpriz isimler de dahil olacak.   “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” periler ve fanilerin dünyasında geçen yepyeni bir macerayı ele alıyor. Aile, sevgi, birlik ve kahkaha dolu büyülü yolculuk, izleyenlere nostalji rüzgârı yaşatırken hem güldürecek hem de duygulandıracak.        Künye:   Yapım: Poll Films Yapımcı: Polat Yağcı Yönetmen: Mustafa Kotan Senaryo: Gamze Özer / Arzu Yurtseven   Haber: Hikmet AYDOĞAN
Televizyon ekranının fenomen dizisi “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” adıyla 22 yılın ardından bu kez sinema filmi olarak izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

 

Başrollerini İnci Türkay, Nevra Serezli, Şahap Sayılgan, Gül Onat’ın paylaştığı proje, Poll Films-Polat Yağcı yapımcılığında, Mustafa Kotan’ın yönetmenliğinde orijinal oyuncu kadrosuyla sinema salonlarında yerini alacak.

 

 

Türk televizyon tarihinin unutulmaz yapımlarından ‘Sihirli Annem’, yıllar sonra yeniden hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve her yaştan izleyicinin gönlünde taht kuran fenomen dizi, orijinal oyuncu kadrosuyla sinema filmi olarak beyazperdeye dönüyor.

 

Hayranlarını şimdiden heyecanlandıran, büyük ses getirecek “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” filminde, dizide bulunan bütün oyuncular rol alacak. Filmde, “Betüş” karakterine yine İnci Türkay hayat verirken, usta oyuncu Nevra Serezli ‘Dudu Peri’, Şahap Sayılgan ‘Sadık’, Gül Onat ‘Perihan’, Ayşen İnci ‘Periliçe’, Jess Molho ‘Yavuz’, Süeda Çil  ‘Firuze’, Tiraje Başaran ‘Pakize’rolleri ile seyirciyle buluşacak. 

 

Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği, Poll Films imzalı yapımın yönetmen koltuğunda ise Mustafa Kotan oturuyor. Sinema filminin oyuncu kadrosuna sürpriz isimler de dahil olacak.

 

“Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” periler ve fanilerin dünyasında geçen yepyeni bir macerayı ele alıyor. Aile, sevgi, birlik ve kahkaha dolu büyülü yolculuk, izleyenlere nostalji rüzgârı yaşatırken hem güldürecek hem de duygulandıracak. 

 

 

 

Künye:

 

Yapım: Poll Films

Yapımcı: Polat Yağcı

Yönetmen: Mustafa Kotan

Senaryo: Gamze Özer / Arzu Yurtseven

 

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

27.08.2020 - 14:01, Güncelleme: 27.08.2020 - 14:01 2886+ kez okundu.
 

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi. Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz." Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti. Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi. "15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı" 15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti: "Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok." "Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi" Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı.  Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti. Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.  2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz." Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı. Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim." "Boş bir hayal" Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?" "Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor" Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti: "Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."     <br class="k-br" />   Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.  Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi.

Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz."

Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti.

Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi.

"15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı"

15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok."

"Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi"

Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı. 

Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti.

Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz. 

2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz."

Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

"Boş bir hayal"

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

 

 

<br class="k-br" />

 

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı. 

Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akıldan Kalbe Cannes’da Özel Gösterimle Seyirciyle Buluştu

HABERLER 21.05.2025 - 23:13, Güncelleme: 21.05.2025 - 23:13 204 kez okundu.
 

Akıldan Kalbe Cannes’da Özel Gösterimle Seyirciyle Buluştu

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle Akıldan Kalbe filminin özel gösterimi gerçekleştirildi.
  Akıldan Kalbe, Berlin’den sonra Cannes’da gösterildi! Sinema sektörünün yakından takip ettiği, dünyanın dört bir yanından sektör temsilcilerini bir araya getiren Cannes Film Festivali’nin Market Screenings bölümü kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle Akıldan Kalbe filminin özel gösterimi gerçekleştirildi. Yapımı Sinehane ve Üs Yapım, yapımcılığı Süreyya Yaşar Önal imzası taşıyan, Burhan Gün’ün proje ortağı olduğu, senaryosunu Özer Feyzioğlu ve Avni Tuna Dilligil’in kaleme aldığı filmin yönetmen koltuğunda Özer Feyzioğlu oturuyor. Aile ilişkileri ve yaşam mücadelelerini anlatan film, hayatta önem verilmesi gereken değerleri ve sevginin gücünü sorgulatan hikayesi ile beğeni topluyor. Akıldan Kalbe filmi için Cannes Film Festivali’nin endüstri bölümü olan Marché du Film çerçevesinde açılan Türkiye standında dünyadan farklı ülkelere satış görüşmeleri gerçekleştirildi. Filmle ilgili olarak Sinema Genel Müdürü Birol Güven, şu değerlendirmede bulundu: “İyi bir filmin tanımı kişiden kişiye değişir, çok subjektiftir. Ama bana göre iyi film, bize daha çok soru sordurtan filmdir. Film cevap peşinde koşmaz, sadece sorular sordurur. Bu filmi daha önce izledim, gerçekten ilginç bir yapım. Belki yaşla da ilgisi vardır; eskiden başka sorular sorardım, başka empatiler kurardım. Ama insanın yaşı ilerledikçe empati biçimi de değişiyor. Eğer izlemediyseniz, mutlaka izleyin derim.” Festival alanında bulunan Palais salonunda gerçekleştirilen özel gösterime, filmin başrol oyuncularından Kerem Alışık, yapımcı Süreyya Yaşar Önal, proje ortağı Burhan Gün ve Koray Genç katıldı. Farklı ülkelerden gelen izleyiciler de filmi ilgiyle izledi. https://www.youtube.com/watch?v=4OuBdwV_uaE Haber: Hikmet AYDOĞAN
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle Akıldan Kalbe filminin özel gösterimi gerçekleştirildi.

 

Akıldan Kalbe, Berlin’den sonra Cannes’da gösterildi! Sinema sektörünün yakından takip ettiği, dünyanın dört bir yanından sektör temsilcilerini bir araya getiren Cannes Film Festivali’nin Market Screenings bölümü kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle Akıldan Kalbe filminin özel gösterimi gerçekleştirildi.

Yapımı Sinehane ve Üs Yapım, yapımcılığı Süreyya Yaşar Önal imzası taşıyan, Burhan Gün’ün proje ortağı olduğu, senaryosunu Özer Feyzioğlu ve Avni Tuna Dilligil’in kaleme aldığı filmin yönetmen koltuğunda Özer Feyzioğlu oturuyor. Aile ilişkileri ve yaşam mücadelelerini anlatan film, hayatta önem verilmesi gereken değerleri ve sevginin gücünü sorgulatan hikayesi ile beğeni topluyor.

Akıldan Kalbe filmi için Cannes Film Festivali’nin endüstri bölümü olan Marché du Film çerçevesinde açılan Türkiye standında dünyadan farklı ülkelere satış görüşmeleri gerçekleştirildi. Filmle ilgili olarak Sinema Genel Müdürü Birol Güven, şu değerlendirmede bulundu: “İyi bir filmin tanımı kişiden kişiye değişir, çok subjektiftir. Ama bana göre iyi film, bize daha çok soru sordurtan filmdir. Film cevap peşinde koşmaz, sadece sorular sordurur. Bu filmi daha önce izledim, gerçekten ilginç bir yapım. Belki yaşla da ilgisi vardır; eskiden başka sorular sorardım, başka empatiler kurardım. Ama insanın yaşı ilerledikçe empati biçimi de değişiyor. Eğer izlemediyseniz, mutlaka izleyin derim.”

Festival alanında bulunan Palais salonunda gerçekleştirilen özel gösterime, filmin başrol oyuncularından Kerem Alışık, yapımcı Süreyya Yaşar Önal, proje ortağı Burhan Gün ve Koray Genç katıldı. Farklı ülkelerden gelen izleyiciler de filmi ilgiyle izledi.

https://www.youtube.com/watch?v=4OuBdwV_uaE

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Fenomen Dizi “Sihirli Annem” Orijinal Oyuncu Kadrosuyla Dönüyor

SİNEMA 30.04.2025 - 10:57, Güncelleme: 30.04.2025 - 10:57 4595 kez okundu.
 

Fenomen Dizi “Sihirli Annem” Orijinal Oyuncu Kadrosuyla Dönüyor

Televizyon ekranının fenomen dizisi “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” adıyla 22 yılın ardından bu kez sinema filmi olarak izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
  Başrollerini İnci Türkay, Nevra Serezli, Şahap Sayılgan, Gül Onat’ın paylaştığı proje, Poll Films-Polat Yağcı yapımcılığında, Mustafa Kotan’ın yönetmenliğinde orijinal oyuncu kadrosuyla sinema salonlarında yerini alacak.     Türk televizyon tarihinin unutulmaz yapımlarından ‘Sihirli Annem’, yıllar sonra yeniden hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve her yaştan izleyicinin gönlünde taht kuran fenomen dizi, orijinal oyuncu kadrosuyla sinema filmi olarak beyazperdeye dönüyor.   Hayranlarını şimdiden heyecanlandıran, büyük ses getirecek “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” filminde, dizide bulunan bütün oyuncular rol alacak. Filmde, “Betüş” karakterine yine İnci Türkay hayat verirken, usta oyuncu Nevra Serezli ‘Dudu Peri’, Şahap Sayılgan ‘Sadık’, Gül Onat ‘Perihan’, Ayşen İnci ‘Periliçe’, Jess Molho ‘Yavuz’, Süeda Çil  ‘Firuze’, Tiraje Başaran ‘Pakize’rolleri ile seyirciyle buluşacak.    Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği, Poll Films imzalı yapımın yönetmen koltuğunda ise Mustafa Kotan oturuyor. Sinema filminin oyuncu kadrosuna sürpriz isimler de dahil olacak.   “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” periler ve fanilerin dünyasında geçen yepyeni bir macerayı ele alıyor. Aile, sevgi, birlik ve kahkaha dolu büyülü yolculuk, izleyenlere nostalji rüzgârı yaşatırken hem güldürecek hem de duygulandıracak.        Künye:   Yapım: Poll Films Yapımcı: Polat Yağcı Yönetmen: Mustafa Kotan Senaryo: Gamze Özer / Arzu Yurtseven   Haber: Hikmet AYDOĞAN
Televizyon ekranının fenomen dizisi “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” adıyla 22 yılın ardından bu kez sinema filmi olarak izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

 

Başrollerini İnci Türkay, Nevra Serezli, Şahap Sayılgan, Gül Onat’ın paylaştığı proje, Poll Films-Polat Yağcı yapımcılığında, Mustafa Kotan’ın yönetmenliğinde orijinal oyuncu kadrosuyla sinema salonlarında yerini alacak.

 

 

Türk televizyon tarihinin unutulmaz yapımlarından ‘Sihirli Annem’, yıllar sonra yeniden hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve her yaştan izleyicinin gönlünde taht kuran fenomen dizi, orijinal oyuncu kadrosuyla sinema filmi olarak beyazperdeye dönüyor.

 

Hayranlarını şimdiden heyecanlandıran, büyük ses getirecek “Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” filminde, dizide bulunan bütün oyuncular rol alacak. Filmde, “Betüş” karakterine yine İnci Türkay hayat verirken, usta oyuncu Nevra Serezli ‘Dudu Peri’, Şahap Sayılgan ‘Sadık’, Gül Onat ‘Perihan’, Ayşen İnci ‘Periliçe’, Jess Molho ‘Yavuz’, Süeda Çil  ‘Firuze’, Tiraje Başaran ‘Pakize’rolleri ile seyirciyle buluşacak. 

 

Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği, Poll Films imzalı yapımın yönetmen koltuğunda ise Mustafa Kotan oturuyor. Sinema filminin oyuncu kadrosuna sürpriz isimler de dahil olacak.

 

“Sihirli Annem: Hepimiz Biriz” periler ve fanilerin dünyasında geçen yepyeni bir macerayı ele alıyor. Aile, sevgi, birlik ve kahkaha dolu büyülü yolculuk, izleyenlere nostalji rüzgârı yaşatırken hem güldürecek hem de duygulandıracak. 

 

 

 

Künye:

 

Yapım: Poll Films

Yapımcı: Polat Yağcı

Yönetmen: Mustafa Kotan

Senaryo: Gamze Özer / Arzu Yurtseven

 

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

MAGAZİN 19.05.2025 - 23:57, Güncelleme: 19.05.2025 - 23:57 350 kez okundu.
 

Usta oyuncu Ediz Hun, ödül töreninde eşi Berna Hun’u öpücüklere boğdu

Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.
Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.   EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!   Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı. Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.   Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.   EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!   Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.   Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU
Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Ediz Hun, önceki gün Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivaline katıldı. Festivalin ödül törenine eşi Berna Hun’la katılan usta oyuncu ilgi odağı oldu.

Bu yıl ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali 18 Mayıs’ta düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Dört kategoride 21 filmin yarıştığı festivalin ödül töreni Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Ödül töreni protokolün açılış konuşmalarıyla başladı.

 

EDİZ HUN’A YAŞAM BOYU ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ!

 

Protokol konuşmalarının ardından Türk sinemasının duayen ismi Ediz Hun Düzcelilerle buluştu. Usta sanatçı, Doç. Dr. Oğuz Göksu’nun yönettiği söyleşide, oyunculuk dünyasına adım atma hikayesini anlattı.

Oyunculuk kariyerine başladığı sırada henüz üniversite eğitimi almamış olduğunu vurgulayan Hun, “Sinema çok önemli bir üniversitedir, disiplini öğrenirsiniz. Hayat da bir disiplindir. Sinema bana sabrı, zamanında bir yere varmayı, saygıyı, sevgiyi öğretti. Başarılı olmak istiyorsanız, işinizi iyi yapacaksınız. İşinizi iyi yaparsanız herkes sizİ sever. Sinema benim üniversitem oldu” dedi. Ediz Hun, kariyeri boyunca mesleğini her zaman büyük bir özenle yaptığını vurgulayarak salonda kendisini dinleyen gençlere “Her zaman işinizi iyi yapın, ciddi olun, çok çalışın, bu ülkeye faydalı olun” tavsiyesinde bulundu.

 

Konuşmasının sonunda Ediz Hun’a Düzce Valisi Aslan tarafından “Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü’ takdim edildi.

 

EDİZ HUN’DAN EŞİNE JEST!

 

Ödül verilmesinin ardından birbirini tebrik eden Hun çiftinin sevgi dolu halleri de dikkat çekti. Ediz Hun eşi Berna Hun’a elindeki çiçekleri vererek onu adeta öpücüklere boğdu. Çiftin birbirlerine olan sevgileri ödül töreninde renkli anlara sahne oldu.

 

Kaynak: Gülcan TARIMOĞLU

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ sosyal medyada gündem oldu!

DİZİLER 03.03.2022 - 20:34, Güncelleme: 25.01.2023 - 00:49 2692+ kez okundu.
 

‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ sosyal medyada gündem oldu!

‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ sosyal medyada gündem oldu!
Netflix’in yeni Türk dizisi “Pera Palas’ta Gece Yarısı” bugün sabah saatlerinde yayınlandı. Başrollerini Hazal Kaya ve Selahattin Paşalı’nın paylaştığı dizi yayınlandıktan kısa bir süre sonra sosyal medyada gündem oldu. Diziyle ilgili şu ana kadar 13 bine yakın twitter’de paylaşım yapıldı.
‘Pera Palas’ta Gece Yarısı’ sosyal medyada gündem oldu!

Netflix’in yeni Türk dizisi “Pera Palas’ta Gece Yarısı” bugün sabah saatlerinde yayınlandı. Başrollerini Hazal Kaya ve Selahattin Paşalı’nın paylaştığı dizi yayınlandıktan kısa bir süre sonra sosyal medyada gündem oldu. Diziyle ilgili şu ana kadar 13 bine yakın twitter’de paylaşım yapıldı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

‘ADİLE’ FİLMİNİN ÇEKİMLERİ DEVAM EDİYOR

SİNEMA 21.05.2025 - 23:17, Güncelleme: 21.05.2025 - 23:17 408 kez okundu.
 

‘ADİLE’ FİLMİNİN ÇEKİMLERİ DEVAM EDİYOR

BKM yapımı, yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın oturduğu, başrolünü ise Meltem Kaptan’ın üstlendiği ‘Adile’ filminin çekimleri devam ediyor.
  Her yaştan izleyicinin kalbinde iz bırakan Adile’nin her kalbe dokunan hayatını sinema perdesine taşıyacak olan film için Meltem Kaptan ve Çağan Irmak, sette gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çağan Irmak: “Bu masalcı bir teyzenin filmi değil, bizi biz yapan bir dönemin hikâyesi.” Çağan Irmak, filmi şu sözlerle anlattı: “Bu, masalcı tonton bir teyzenin filmi değil. Hiçbir zaman böyle bir niyetimiz olmadı. Adile Naşit’in hayatının bütün keskin virajlarını, tiyatro ve sinema yolculuğunu, iniş çıkışlarını ve özel hayatını etik sınırlar içinde anlattığımız bir film olacak. Bu, onun bizi var eden çocukluğumuza dair hatırasına bir saygı niteliğinde. Seyirciyi üzmek, ağlatmak gibi bir niyetimiz yok. Komedi filmlerindeki gibi güldürecek sahneler de var. Hepimizin hafızasına kazınan turşu sahnesi, köpükler içinde kalınan anlar gibi… Aynı zamanda Irmak, filmin sadece Adile Naşit’in değil, dönemin sinema ve tiyatro dünyasının da hikâyesini anlattığını vurguladı: “Bu film, Adile Naşit’in olduğu kadar, Türk sineması ve tiyatrosunun, o yılların ülkesinin filmi olacak.” Irmak ayrıca filmin dönemini şöyle özetledi: “Film 1935’lerden 1984’e kadar uzanıyor. Adile’nin beş yaşından itibaren tiyatro sahnesine adım attığı dönem, Darülbedayi yılları, 50’ler-60’lar, 70’lerde sinema… Her bir dönem Türkiye’nin kültürel dönüşümünü de yansıtıyor.” Meltem Kaptan: “Adile’nin sadece gülüşüne iki hafta çalıştım.” Meltem Kaptan ise rolüne hazırlanırken yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı: “Bu kadın neler yaşamış ama yine de ne kadar güçlü ve umut veren biri’ dedim. Bizim şu anda kaybettiğimiz birçok şeyi temsil ediyor: annelik sıcaklığı, hoşgörü, karşısındakini gerçekten görmek ve sevmek… Adile Naşit’te hiç kin yok. Ne yaşarsa yaşasın herkese hoşgörüyle yaklaşan biri.” Kaptan, filmin anlattığı ruhu şöyle tanımladı: “Adile, o dönemin yıldız kalıplarına uymuyordu ama yine de pes etmeden bu yolda yürüdü. Belki bugün bile pek çok kadın onun hikâyesinde kendini görecek. Bu film bir yandan güçlü kadın olmayı, bir yandan da Yeşilçam’ın o yaratıcı ruhunu ve zor koşullarda neler başarılabileceğini anlatıyor. Sıcaklık ve samimiyet… Film tam olarak bunu taşıyor.” Kendisine rol teklif edilmeden önce çevresinden “Sende Adile Naşit enerjisi var” yorumları aldığını söyleyen Kaptan, şöyle devam etti: “Senaryo geldiğinde önce içime oturması gerekiyordu. Sonra hemen onun meşhur sahnelerini denedim, gülüşünü çalıştım, videolar çektim. Görünüş ya da enerji yetmiyor çünkü bu bir oyunculuk işi. Onun diksiyonu, duruşu, nefesi… Sadece gülüşü için iki hafta çalıştım. Çünkü o nefes almadan gülüyor. O kadar ona ait bir gülüş ki, onunla meşhur olması çok doğal. Onun ses tonu da benimkinden daha yüksek. Hepsini yakalamaya çalıştım.” Ropörtal Link: https://www.youtube.com/watch?v=yYU-TZ2HDPY   Haber: Hikmet AYDOĞAN
BKM yapımı, yönetmen koltuğunda Çağan Irmak’ın oturduğu, başrolünü ise Meltem Kaptan’ın üstlendiği ‘Adile’ filminin çekimleri devam ediyor.

 

Her yaştan izleyicinin kalbinde iz bırakan Adile’nin her kalbe dokunan hayatını sinema perdesine taşıyacak olan film için Meltem Kaptan ve Çağan Irmak, sette gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çağan Irmak: “Bu masalcı bir teyzenin filmi değil, bizi biz yapan bir dönemin hikâyesi.”

Çağan Irmak, filmi şu sözlerle anlattı: “Bu, masalcı tonton bir teyzenin filmi değil. Hiçbir zaman böyle bir niyetimiz olmadı. Adile Naşit’in hayatının bütün keskin virajlarını, tiyatro ve sinema yolculuğunu, iniş çıkışlarını ve özel hayatını etik sınırlar içinde anlattığımız bir film olacak. Bu, onun bizi var eden çocukluğumuza dair hatırasına bir saygı niteliğinde. Seyirciyi üzmek, ağlatmak gibi bir niyetimiz yok. Komedi filmlerindeki gibi güldürecek sahneler de var. Hepimizin hafızasına kazınan turşu sahnesi, köpükler içinde kalınan anlar gibi…

Aynı zamanda Irmak, filmin sadece Adile Naşit’in değil, dönemin sinema ve tiyatro dünyasının da hikâyesini anlattığını vurguladı:

“Bu film, Adile Naşit’in olduğu kadar, Türk sineması ve tiyatrosunun, o yılların ülkesinin filmi olacak.”

Irmak ayrıca filmin dönemini şöyle özetledi:

“Film 1935’lerden 1984’e kadar uzanıyor. Adile’nin beş yaşından itibaren tiyatro sahnesine adım attığı dönem, Darülbedayi yılları, 50’ler-60’lar, 70’lerde sinema… Her bir dönem Türkiye’nin kültürel dönüşümünü de yansıtıyor.”

Meltem Kaptan: “Adile’nin sadece gülüşüne iki hafta çalıştım.”

Meltem Kaptan ise rolüne hazırlanırken yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:

“Bu kadın neler yaşamış ama yine de ne kadar güçlü ve umut veren biri’ dedim. Bizim şu anda kaybettiğimiz birçok şeyi temsil ediyor: annelik sıcaklığı, hoşgörü, karşısındakini gerçekten görmek ve sevmek… Adile Naşit’te hiç kin yok. Ne yaşarsa yaşasın herkese hoşgörüyle yaklaşan biri.”

Kaptan, filmin anlattığı ruhu şöyle tanımladı:

“Adile, o dönemin yıldız kalıplarına uymuyordu ama yine de pes etmeden bu yolda yürüdü. Belki bugün bile pek çok kadın onun hikâyesinde kendini görecek. Bu film bir yandan güçlü kadın olmayı, bir yandan da Yeşilçam’ın o yaratıcı ruhunu ve zor koşullarda neler başarılabileceğini anlatıyor. Sıcaklık ve samimiyet… Film tam olarak bunu taşıyor.”

Kendisine rol teklif edilmeden önce çevresinden “Sende Adile Naşit enerjisi var” yorumları aldığını söyleyen Kaptan, şöyle devam etti:

“Senaryo geldiğinde önce içime oturması gerekiyordu. Sonra hemen onun meşhur sahnelerini denedim, gülüşünü çalıştım, videolar çektim. Görünüş ya da enerji yetmiyor çünkü bu bir oyunculuk işi. Onun diksiyonu, duruşu, nefesi… Sadece gülüşü için iki hafta çalıştım. Çünkü o nefes almadan gülüyor. O kadar ona ait bir gülüş ki, onunla meşhur olması çok doğal. Onun ses tonu da benimkinden daha yüksek. Hepsini yakalamaya çalıştım.”

Ropörtal Link: https://www.youtube.com/watch?v=yYU-TZ2HDPY
 

Haber: Hikmet AYDOĞAN

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Nazire İLBASAN “Moneytalks” sinema filminin galasında göz kamaştırdı

OYUNCULAR 01.09.2023 - 00:56, Güncelleme: 01.09.2023 - 12:21 2050+ kez okundu.
 

Nazire İLBASAN “Moneytalks” sinema filminin galasında göz kamaştırdı

Nazire İLBASAN kimdir
Nazire İlbasan hakkında merak edilen tüm detaylar! Kısaca oyunculuk kariyeri, hayatı ve biyografi bilgileri.Nazire İlbasan Kimdir? Nazire İlbasan oyuncu olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 15 yaşında İstanbul’a gelip 17 yaşında çalışma hayatına atılmıştır. Bunun yanı sıra silah eğitimi almıştır. Kitap okumayı, Müzik dinlemeyi, sinema ve tiyatroya gitmeyi, bowling oynamayı hayatı dolu dolu yaşamayı sevmektedir. insanlara yardım etmek konusunda sürekli elini taşın altına koyan İlbasan, insanların para ile satın alamayacağı tek şeyin hayır duası olduğunu ve bu şekilde gönüllere dokunduğunu düşünmektedir.. Başarılı oyuncu 2 sene Tiyatro ve oyunculuk eğitimi aldıktan sonra bazı projelerde yer alarak ismini duyurmayı başarmıştır. Yaşantısını İstanbul’da sürdürmekte ve en son kısa sinema filminde Emine karakterini canlandırmıştır. Nazire İlbasan Nereli? Nazire İlbasan aslen Siirt’lidir. Ancak Aydın’da dünyaya gelmiştir. Nazire İlbasan Boyu, Kaç Yaşında? Nazire İlbasan 41 yaşında ve 1.75 boyundadır. Burcu balık, kilosu ise 60. Tiyatro ve Oyunculuk eğitimi aldığını ekran önü için deneyimli olduğunu, bundan sonrası içinde oyunculuk tekliflerine açık olduğunu ifade etmiştir. İlk kamera deneyimini Fox Tv’de yayınlanan Temizlik Benim İşim adlı yarışmasına katılarak orda Şampiyon olup 10 bin TL’nin sahibi olmuştur. İlk dizi oyunculuk deneyimini Blu. Tv’de Yayınlanan Sokağın Çocukları dizisi ile gerçekleştirmiştir. Ardından Kanal D de yayınlanan dublajı kendine ait olan Arka Sokaklar dizisinde Havva karakterine hayat vermiştir. Oynadığı Diziler Sokağın çocukları ( Cennet) 2022 internet dizisi Arka Sokaklar (Havva) 2022 Kan parası (Emine ) 2022 Fedakar  2023   Bazı şarkıların klip çalışmalarında da yer alan güzel isim ismin resmi instagram hesabı kullanıcı ismi @nazireilbasan ‘dır.
Nazire İLBASAN kimdir

Nazire İlbasan hakkında merak edilen tüm detaylar! Kısaca oyunculuk kariyeri, hayatı ve biyografi bilgileri. Nazire İlbasan Kimdir?

Nazire İlbasan oyuncu olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 15 yaşında İstanbul’a gelip 17 yaşında çalışma hayatına atılmıştır. Bunun yanı sıra silah eğitimi almıştır. Kitap okumayı, Müzik dinlemeyi, sinema ve tiyatroya gitmeyi, bowling oynamayı hayatı dolu dolu yaşamayı sevmektedir. insanlara yardım etmek konusunda sürekli elini taşın altına koyan İlbasan, insanların para ile satın alamayacağı tek şeyin hayır duası olduğunu ve bu şekilde gönüllere dokunduğunu düşünmektedir..

Başarılı oyuncu 2 sene Tiyatro ve oyunculuk eğitimi aldıktan sonra bazı projelerde yer alarak ismini duyurmayı başarmıştır. Yaşantısını İstanbul’da sürdürmekte ve en son kısa sinema filminde Emine karakterini canlandırmıştır.

Nazire İlbasan Nereli?

Nazire İlbasan aslen Siirt’lidir. Ancak Aydın’da dünyaya gelmiştir.

Nazire İlbasan Boyu, Kaç Yaşında?

Nazire İlbasan 41 yaşında ve 1.75 boyundadır. Burcu balık, kilosu ise 60.

Tiyatro ve Oyunculuk eğitimi aldığını ekran önü için deneyimli olduğunu, bundan sonrası içinde oyunculuk tekliflerine açık olduğunu ifade etmiştir.

İlk kamera deneyimini Fox Tv’de yayınlanan Temizlik Benim İşim adlı yarışmasına katılarak orda Şampiyon olup 10 bin TL’nin sahibi olmuştur. İlk dizi oyunculuk deneyimini Blu. Tv’de Yayınlanan Sokağın Çocukları dizisi ile gerçekleştirmiştir. Ardından Kanal D de yayınlanan dublajı kendine ait olan Arka Sokaklar dizisinde Havva karakterine hayat vermiştir.

Oynadığı Diziler

Sokağın çocukları
( Cennet) 2022 internet dizisi
Arka Sokaklar (Havva) 2022
Kan parası (Emine ) 2022

Fedakar  2023

 

Bazı şarkıların klip çalışmalarında da yer alan güzel isim ismin resmi instagram hesabı kullanıcı ismi @nazireilbasan ‘dır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

27.08.2020 - 14:01, Güncelleme: 27.08.2020 - 14:01 2886+ kez okundu.
 

Akar: Azimliyiz, kararlıyız, muktediriz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi. Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz." Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti. Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi. "15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı" 15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti: "Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok." "Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi" Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı.  Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti. Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz.  2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz." Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı. Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi: "Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim." "Boş bir hayal" Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu: "Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?" "Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor" Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti: "Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."     <br class="k-br" />   Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı.  Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz. Bu esaslar çerçevesinde yaptığımız mücadelede hakkımızı, hukukumuzu korumakla kararlılığı herkesin bilmesini istiyoruz." diye konuştu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele edildiğini vurgulayan Akar, "Çok şükür aldığımız sıkı ve katı tedbirlerle herhangi bir şekilde operasyon bölgelerimizde Kovid-19 ile ilgili bir hadise görülmedi." bilgisini verdi.

Bakan Akar, ciddi şekilde yurt dışı ziyaretlerin söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Silahlı Kuvvetlerin savunma planının yeni yapısıyla geçmişte olmadığı kadar bu konuda da dış temaslarını bizler Bakanlık olarak, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız da kendi muhataplarıyla görüşmelerini sürdürüyoruz. Bu yıl içinde bizim 104, toplamda 163 temasımız oldu. Bu görüşmelerde, bütün bu çalışmalarda Cumhurbaşkanımızın talimatları, bizim sahip olduğumuz ilkeler, yasalarımız, hak ve menfaatlerimiz çerçevesinde hakkımızı hukukumuzu savunmaya gayret gösteriyoruz."

Yurt dışındaki temsilciliklerin ciddi şekilde arttığını belirten Akar, 83 ataşeliğe ulaştıklarını ifade etti.

Burada yoğun bir temaslar hiyerarşisi olduğunu dile getiren Akar, "Askeri eğitim iş birliği anlaşmaları, çerçeve anlaşmaları da sayısal olarak artmış durumda. Bugüne kadar yapılan askeri, diplomatik, tüm çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki yapılan girişimler, yüz yüze görüşmeler, toplantılar. Bunların hepsinin sonunda geldiğimiz nokta artık erkesin bilmesi lazım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası ortamda gerçekten bir özne haline gelmiştir. Dolayısıyla bütün değerlendirmeleri bu esas dahilinde yapmamız lazım." dedi.

"15 Temmuz sonrası asil milletimiz, ordusuna sahip çıktı"

15 Temmuz sonrası asil Türk milletinin ordusuna sahip çıktığını vurgulayan Bakan Akar, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o hain darbe girişiminin verdiği zararı, ziyanı çok şükür, çok kısa sürede atlatma imkanına kavuşabildik. Bu hainler gittikten sonra şu anda içinde bulunduğumuz ortamda Silahlı Kuvvetlerimizin her geçen gün daha da kuvvetlendiğini, şanlı üniformanın gerçek sahipleri tarafından giyilmesiyle gücümüzün, kuvvetimizin daha da arttığını görmek mümkün. 15 Temmuz'dan itibaren 93 bin 327 personel aldık. Bu personelin yüzde 70'i karada, denizde, havada, yurt içinde ve sınır ötesinde bütün operasyonlarda büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla çalışan uzman ve sözleşmeli personelimizden ibaret. Bunların yaptıkları çalışmalar gerçekten son derece saygıdeğer ve dolayısıyla bizim gücümüz ve kuvvetimiz de herhangi bir sıkıntı yok."

"Etki alanımız, gerçekten son derece genişledi"

Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığının 1 nolu kararnamesiyle Milli Savunma Bakanlığının statüsünün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne bağlı olarak değiştirildiğini anımsattı. 

Hiyerarşinin, Cumhurbaşkanı, Bakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları şeklinde sıralandığını anlatan Akar, buna göre faaliyetleri yürüttüklerine işaret etti.

Bu hiyerarşide tam emir komutanın söz konusu olduğunun bilgisini veren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün sorumluluk dahil, bütün yetki de bu faaliyetlerimizi sürdürmek zorundayız. Bununla alakalı gerekli mevzuat çalışmaları sürmekte. Bu duruma uymak için yıllardan beri olmuş birtakım alışkanlıklar ve yapılanmalar var. Bunların düzenlenmesi gerekiyor. Esas olan hukuktur. Esas olan hukukun üstünlüğü. Buradan hareketle faaliyetlerimizi planlıyoruz, sürdürüyoruz. 

2019'un Haziran ayında yeni Asker Alma Kanunu çıktı. Bu önemli bir aşamaydı. 1927'den beri çeşitli şekillerde değişiklik yapıldığı için sistematiği bozulan bir yasaydı. Bu yeni yasayla birlikte bir bütün halinde Asker Alma Kanunu belirlendi. Daha sonra 2020'de yapılan düzenlemelerle personel, teşkilat ve disiplin konularında ilave bazı tedbirler alındı. 'Hukukun üstünlüğü esas' diyerek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Askeri alanda, askerlik anlamında, askerlik teorisinde bir husus var. Etki alanı var, ilgi alanı var. Bizim şu anda etki alanımız gerçekten son derece genişledi. Fakat ilgi alanımıza geldiğimizde artık bütün dünya demek yanlış olmayacak. Bütün dünyadaki gelişmeleri, siyasi, askeri, teknolojik ne varsa bunların hepsini yakından takip etmek durumundayız. Takip ediyoruz. Dolayısıyla ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaati için ne gerekliyse bunları yapmanın çalışması ve gayreti içindeyiz."

Akar'dan Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin duruşuna yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tahdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

"Boş bir hayal"

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin kimsenin toprağında, denizinde, hak ve hukukunda gözünün olmadığını vurgulayan Akar, şöyle konuştu:

"Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz, diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın, bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz, olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

 

 

<br class="k-br" />

 

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar." ifadesini kullandı. 

Ayrıca ileri teknoloji için yürütülen faaliyetler hakkında da bilgi veren Akar, "Bu ileri teknolojiyi ithal ederek değil onu yerli ve milli şekilde üretmek suretiyle silahımızı, aracımızı, gerecimizi, mühimmatımızı da yapar hale gelmenin büyük bir azmi ve gayreti içindeyiz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri malum. İddia malum. Bunun gerçekleşmesi için çok ciddi bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucunda varmak istediğimiz şey, ülkemizi ve milletimizin güvenliğini sağlayacak düzeyde etkin, caydırıcı, saygın bir ordunun oluşması, vatanına milletine bağlı personelden müteşekkil." değerlendirmesinde bulundu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

12. ULUSLARARASI BALKAN ÜLKELERİ TİYATRO FESTİVALİ PERDELERİNİ AÇTI

TİYATRO 16.04.2025 - 16:31, Güncelleme: 16.04.2025 - 16:31 1335+ kez okundu.
 

12. ULUSLARARASI BALKAN ÜLKELERİ TİYATRO FESTİVALİ PERDELERİNİ AÇTI

“Tiyatro Her Yerde” sloganıyla yola çıkan festival, yalnızca şehir merkezine değil, önümüzdeki sezon çevre ilçelere de yayılmayı hedefliyor.
  Bursa, bir kez daha sanatın evrensel diliyle buluşuyor. Bursa Devlet Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde bu yıl 12’ncisi düzenlenen Devlet Tiyatroları, Bursa Uluslararası Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali, 7-16 Nisan tarihleri arasında tiyatro severlerle buluşuyor. Balkanlar ile Bursa arasındaki kültürel köprüleri güçlendirmeyi amaçlayan festival, 10 gün boyunca 12 sahnede 35 oyun ve toplam 78 temsille tiyatronun büyülü dünyasını şehrin dört bir yanına taşıyor. “Tiyatro Her Yerde” sloganıyla yola çıkan festival, yalnızca şehir merkezine değil, önümüzdeki sezon çevre ilçelere de yayılmayı hedefliyor. 7 Ülkeden 7 Oyun, 11 Bölgeden 28 Temsil Festival kapsamında Kosova, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye’den tiyatro toplulukları sahne alıyor. Devlet Tiyatroları ise 11 farklı bölgeden katılan ekipleriyle 28 oyunla festivalin en güçlü aktörlerinden biri olarak yerini alıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve Nilüfer Kent Tiyatrosu da bu uluslararası etkinliğe katkı sunan yerel tiyatro grupları arasında bulunuyor. Çocuklara Özel Sahne: “Filozof Çocuklar Projesi” Festival, her yaştan izleyiciye hitap ederken çocukları da unutmuyor. Toplam 9 çocuk oyunu sahnelenirken, Devlet Tiyatroları’nın “Filozof Çocuklar Projesi” kapsamında 6 özel oyunla çocukların sorgulama, düşünme ve problem çözme becerileri destekleniyor. Tiyatro, çocukların hayal dünyasına dokunarak onların yaratıcı yönlerini geliştirmeyi amaçlıyor. Atölyeler ve Uluslararası İşbirliği Festival süresince oyunların yanı sıra Beden Ritmi, Kukla Oynatma, Hacivat Karagöz Gölge Oyunu, Storytelling ve Pandomim gibi pek çok yaratıcı atölye de katılımcılara açık olacak. Bu yıl ilk kez hayata geçirilen ve her yıl farklı bir ülkeyle ortak yapım hedefleyen “Ortak Üretim Masası” projesinin ilk partneri Bulgaristan’dan Drama Kukla Tiyatrosu – Vratsa oldu. Türk ve Bulgar sanatçılar bu iş birliği kapsamında ortak projeler üretmek için bir araya geliyor. "Emek Ödülü" Ayşe Emel Mesci'ye Festivalin geleneksel hale gelen Emek Ödülü bu yıl, tiyatro sanatına uzun yıllar emek veren usta oyuncu Ayşe Emel Mesci'ye verilecek. Sanatçının tiyatro dünyasına kattığı değer ve özveri dolu çalışmaları, bu özel ödülle taçlandırılacak. Bursa Sanatla Buluşuyor Bursa Devlet Tiyatrosu, yıl boyunca sürdürdüğü “şehre yayılma” politikası doğrultusunda yalnızca festival süresince değil, tüm sezon boyunca kentin farklı noktalarında oyunlarını sahnelemeye devam ediyor. Festivalin kapanış mesajı ise samimi bir davet niteliğinde: “Tüm sanatseverleri bu eşsiz tiyatro atmosferini solumaya, oyunları takip etmeye ve Bursa’nın kültürel dokusuna katkıda bulunmaya bekliyoruz.” Haber: Burhan AKDAĞ
“Tiyatro Her Yerde” sloganıyla yola çıkan festival, yalnızca şehir merkezine değil, önümüzdeki sezon çevre ilçelere de yayılmayı hedefliyor.

 

Bursa, bir kez daha sanatın evrensel diliyle buluşuyor. Bursa Devlet Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde bu yıl 12’ncisi düzenlenen Devlet Tiyatroları, Bursa Uluslararası Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali, 7-16 Nisan tarihleri arasında tiyatro severlerle buluşuyor.

Balkanlar ile Bursa arasındaki kültürel köprüleri güçlendirmeyi amaçlayan festival, 10 gün boyunca 12 sahnede 35 oyun ve toplam 78 temsille tiyatronun büyülü dünyasını şehrin dört bir yanına taşıyor. “Tiyatro Her Yerde” sloganıyla yola çıkan festival, yalnızca şehir merkezine değil, önümüzdeki sezon çevre ilçelere de yayılmayı hedefliyor.

7 Ülkeden 7 Oyun, 11 Bölgeden 28 Temsil

Festival kapsamında Kosova, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye’den tiyatro toplulukları sahne alıyor. Devlet Tiyatroları ise 11 farklı bölgeden katılan ekipleriyle 28 oyunla festivalin en güçlü aktörlerinden biri olarak yerini alıyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve Nilüfer Kent Tiyatrosu da bu uluslararası etkinliğe katkı sunan yerel tiyatro grupları arasında bulunuyor.

Çocuklara Özel Sahne: “Filozof Çocuklar Projesi”

Festival, her yaştan izleyiciye hitap ederken çocukları da unutmuyor. Toplam 9 çocuk oyunu sahnelenirken, Devlet Tiyatroları’nın “Filozof Çocuklar Projesi” kapsamında 6 özel oyunla çocukların sorgulama, düşünme ve problem çözme becerileri destekleniyor. Tiyatro, çocukların hayal dünyasına dokunarak onların yaratıcı yönlerini geliştirmeyi amaçlıyor.

Atölyeler ve Uluslararası İşbirliği

Festival süresince oyunların yanı sıra Beden Ritmi, Kukla Oynatma, Hacivat Karagöz Gölge Oyunu, Storytelling ve Pandomim gibi pek çok yaratıcı atölye de katılımcılara açık olacak.

Bu yıl ilk kez hayata geçirilen ve her yıl farklı bir ülkeyle ortak yapım hedefleyen “Ortak Üretim Masası” projesinin ilk partneri Bulgaristan’dan Drama Kukla Tiyatrosu – Vratsa oldu. Türk ve Bulgar sanatçılar bu iş birliği kapsamında ortak projeler üretmek için bir araya geliyor.

"Emek Ödülü" Ayşe Emel Mesci'ye

Festivalin geleneksel hale gelen Emek Ödülü bu yıl, tiyatro sanatına uzun yıllar emek veren usta oyuncu Ayşe Emel Mesci'ye verilecek. Sanatçının tiyatro dünyasına kattığı değer ve özveri dolu çalışmaları, bu özel ödülle taçlandırılacak.

Bursa Sanatla Buluşuyor

Bursa Devlet Tiyatrosu, yıl boyunca sürdürdüğü “şehre yayılma” politikası doğrultusunda yalnızca festival süresince değil, tüm sezon boyunca kentin farklı noktalarında oyunlarını sahnelemeye devam ediyor.

Festivalin kapanış mesajı ise samimi bir davet niteliğinde: “Tüm sanatseverleri bu eşsiz tiyatro atmosferini solumaya, oyunları takip etmeye ve Bursa’nın kültürel dokusuna katkıda bulunmaya bekliyoruz.”

Haber: Burhan AKDAĞ

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve dizifilmdergisiturkiye.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.